Yaygın kaygı bozukluğu; kişilerin günlük hayatını işlevsel bir şekilde devam ettirmelerine engel olan ve kişilerin hayatında yaygın şekilde görülen kaygı, korku ya da huzursuzlukla tanımlanan bir psikolojik rahatsızlıktır. Kişiler kendilerini keyifsiz, yorgun, hiçbir şey yapmak istemez, konsantre olmakta zorlanan, uyumakta zorlanan, huzursuz, kaygı dolu veya sürekli tetikte şekilde tanımlayabilmektedir. Bu tanımlamalarla kişiler hayat kalitelerinin ne kadar düştüğünden de söz etmektedir. Çoğunlukla bu bozukluk kişinin günlük işlerini, iş hayatını, rutin ev hayatını veya okul hayatını etkilemekte ve bunları sürdürmekte zorlanmaktadır.
Yaygın Kaygı Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
- Huzursuzluk, gerginlik, ya da sürekli diken üzerinde olma,
- Kolay yorulma,
- Odaklanmada güçlük çekme ya da zihnin bir anda boşalması,
- Kolay sinirlenme, öfke patlamaları,
- Kaslarda gerginlik,
- Uykuya dalmada ya da uykuyu sürdürmede güçlük çekme veya dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku çekme,
- Kaygı, kuruntu ya da bedensel belirtiler nedeniyle genel işlevsellikte azalma,
- İş ya da okulda başarı göstermekle ilgili aşırı kaygı ya da kuruntu hali,
- Bu kaygı ve kuruntu halini denetim altına almada güçlük.
Yaygın Kaygı Bozukluğu Neden Görülür?
Kaygı bozukluğu şikayetiyle gelen tüm danışanlar temelde aynı şeyi tariflemektedir; insanların gözünde bulundukları pozisyonun kötü olabileceği… Peki bu ne demek? Çoğu kişi kendini bir ötekinin gözünden değerlendirmektedir. Örneğin; takdir gördüğünde karşının bakış açısından yola çıkarak kendini değerli ya da önemli bir varlık gibi hissedebilmektedir ya da bir başarısızlıkla karşılaştığında kendini karşının gözünde sevilmeyen ve dışlanan bir varlık olarak değerlendirebilmektedir. Ancak bu kişiler insanlardan bağımsız kendi varlıklarının sevilebilir veya değerli olabildiğine dair algıyı hissedememektedir. Bu sebeple karşının gözünde yok varsayıldığını, görülmediğini, anlaşılmadığını, eleştirildiğini bu çerçevede sevilmez ya da değerli olmayan, önemsenmeyen, umursanmayan hiç gibi bir benlik algısı hissettiğinden genel bir kaygı durumu tarifler. Ve buna genellikle “Hep kaygı ve korku doluyum. bununla nasıl baş edeceğimi bilemiyorum. Sadece kaygıyı hissediyorum ama başka bir şey hissedemiyorum.” gibi bir açıklama getirir. Bu çerçeveden bakarsak aslında kaygı bozukluklarında asıl sorun kaygının varlığı değil, kişinin özgüvenli, donanımlı ve kendine yetebilen bir benlik algısında noksanlığın varlığı diyebiliriz…
Yaygın Kaygı Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Tüm kaygı bozukluklarında olduğu gibi yaygın kaygı bozukluğunda da hayattan zevk alma veya kaygısız bir şekilde işlevsellik gerektiren işleri rutininde yapmada zorluk tariflenmektedir. Kişi, bilişsel olarak kaygının anlamsızlığını bilse de bu duyguyu engellemekte ya da kontrol altına almakta duygusal bir zorluk yaşamaktadır. Birçok kişi bu noktada ilaç tedavisi sürdürse de belirli bir kesim bundan fayda göremediğini ve kaygı halinin rutinde devam ettiğini savunmaktadır. Bu nokta da destek süreci kişilerin hayat standartlarını arttırabilmek, kaygısız bir şekilde işlevsellik gerektiren süreçlerini yürütebilmek ve sosyal çevrelerinde rahata ulaşabilmek için kişilere fırsat sağlamayı hedeflemektedir. Destek sürecindeyse az önce de bahsettiğim temel duyguların neden olabileceği bu kaygıyla çalışmak asıl hedeftir. Temel duygularda var olan hassasiyetlerin ortadan kaldırılmasıyla kaygı sürecinin azalması ve bunun ardından da hayatın genel akışının rayına girmesi hedeflenmektedir. Bu noktada konu hakkında ayrıntılı bilgi almak, destek talebinde bulunmak veya randevu almak için iletişim bilgilerinden bana ulaşabilirsiniz.
Klinik Psikolog
Bengisu Eğridere
YORUM YAZIN