DSM-5 tanı ölçütleri başvuru el kitabında “Kimlik Çözülmesi Bozukluğu” altında yer alan dissosiyatif kimlik bozukluğu halk arasında çoklu kişilik bozukluğu olarak da bilinmektedir. Bu bozuklukta hafızada kopukluk, kişinin kendini ve çevresini algılamasında bozulma ve kimlikle ilgili algılamada dengesizleşme veya tamamen bozulma görülebilmektedir. Dissosiyatif kimlik bozukluğunda açıkça birden fazla kişilik (Kişide bulunan her bir kimliğe alter denir.) görülür ve kişi bir kişiliğinin içindeyken diğer kişiliğe dair bilgileri hatırlayamaz. Birey bu nedenle uzun süre çoklu kişilik bozukluğuna sahip olduğundan haberdar olamayabilir. Çünkü kişiler dönemsel hafıza kayıplarından bahsetseler de o dönemde ne yaptıklarını veya başka bir kişiliğin ortaya çıktığını anlayamayabilirler.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Nasıl Oluşur?
Çoğul kişilik bozukluğunun temelinde çoğu kez erken çocukluk döneminde yaşanmış aşırı ve tekrarlanmış düzeyde görülen fiziksel, cinsel ve/veya duygusal istismar sonucu ortaya çıkan ciddi travmalar bulunmaktadır. Buradan anlaşılması gereken şey aslında bu bozukluğun temelinde kişinin kendini koruma çabasının olduğudur. Bireyler kişiliklerini birkaç parçaya bölerek genel kişilik yapılarını korumaya çalışmaktadır. Çünkü kişinin çocukluğunda yaşadığı travmalar o kadar acı verici ve sarsıcıdır ki kendini koruyabilmek için günlük hayatta karşılaştığı herhangi bir travmatik yaşam veya stres yaratıcı olay sonrasında kendi kişiliğinin bilincinden çıkarak başka bir altere geçiş yapar. Böylece sarsıcı olaylarla daha az karşı karşıya gelinmiş olur.
Alterler farklı yaş, cinsiyet, kişilik özelliklerine sahip olabilmektedir ve olaylarla baş etme noktasında farklı alterler gün yüzüne çıkabilmektedir. Bu alterlerin bazıları birbirlerini tanırken bazıları birbirlerinden hiç haberdar olmayabilir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğunun Belirtileri Nelerdir?
- Depresyon,
- İntihara meyilli olma,
- Ruh halinde dalgalanmalar,
- Kaygı, korku, panik atak,
- Bayılmalar,
- Baş ağrıları,
- Uyku bozuklukları,
- Yeme bozuklukları,
- İşitsel veya görsel halüsinasyonlar görme,
- Alkol veya uyuşturucu bağımlılığı,
- Öfke krizleri, sinirlilik,
- Sosyal uyumda zorluk,
- Zaman algısında bozulma,
- Açıklanamayan unutkanlıklar, eşyaları kaybetme veya evde yeni eşyalar bulma vb.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Nasıl Anlaşılır?
Dissosiyatif kimlik bozukluğunun anlaşılabilmesi için DSM-5 tanı ölçütleri başvuru el kitabındaki tanı kriterlerinden yararlanılmaktadır. Teşhisin konulabilmesi psikiyatristler tarafından bu el kitabından yararlanılarak gerçekleştirilmektedir. DSM-5’te geçen tanı kriterleri şu şekildedir:
- İki ya da ikiden çok ayrı kişilik durumu ile belirli kimlik bölünmesi durumunun gözlenmesi. Kimlikte bu bölünme, kendilik duyumunda ve eylemlerini yönetebilirlik algısında sürekliliğin belirgin olarak bozulmasına neden olur ve duygulanım, davranış, bilinçlilik, bellek, algı, biliş ve/ya da duyusal işlevsellikte bununla ilişkili değişiklikler bulunur. Bu belirti ve bulgular, başkaları tarafından gözlenebilir ya da kişi bunları anlatabilir.
- Sıradan bir unutkanlıkla açıklanamayacak bir biçimde, günlük olayları, önemli kişisel bilgileri ve/ya da sarsıcı olayları anımsarken yineleyici boşlukların bulunması.
- Bu belirtiler, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda veya önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur.
- Bu belirtiler, bir maddenin (örn. Yoğun alkol kullanımı sonrasında ortaya çıkan hafıza kayıpları gibi) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojisiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Tedaviye öncelikle alterlerin tespit edilmesiyle başlanmaktadır. Daha sonraysa kişinin geçmişteki tekrarlayan travmalarının tespiti yapılmaya çalışılmaktadır. Burada amaç travmayla yüzleşmenin sağlanmasıyla alterlerin hiçbirini dışlamadan bir bütün haline getirmektir. Yani farklı kimlikleri tek bir çatıda toplayarak bütünlüğü oluşturmaktır. Tabii ki bunu yapmak uzun bir sürecin sonunda mümkün olabilmektedir. Tedavide bireysel psikoterapi, ilaç kullanımı, hipnoz kullanılabilmektedir. İlerleyen vakalarda ise yataklı serviste bu tedavilerin hepsinin yapılması önerilmektedir.
Klinik Psikolog
Bengisu Eğridere
YORUM YAZIN