Ergenlik dönemi fiziksel, psikolojik ve sosyal anlamda büyümenin ve değişimin hızlı bir şekilde yaşandığı çocukluktan yetişkinliğe doğru giden bir geçiş evresidir. Bu dönemde yaklaşık olarak kadınlarda 10-12, erkeklerde 12-14 yaşları arasında bedensel değişimlerle cinsel davranışlar ortaya çıkmaya başlamaktadır. Bununla birlikte yetişkin cinselliğine hazırlanma, ona duyulan merak ve deneme yanılma yöntemleri görülmektedir. Tüm bu değişimlerin yaşanması hem ergen birey hem de aile bireyleri için güç olduğundan cinsel konular hakkında doğru bilgilendirmenin yapılması oldukça önemlidir. Peki; “Ergenlikte cinsel eğitim nasıl verilmelidir?”.
Biliyoruz ki ülkemizde cinsellik ve cinsel konuların konuşulması hala bir tabu olarak görülmektedir. Bu sebeple çoğu zaman ergenler bedenlerindeki değişimler, cinsellik hakkında merak ettikleri ve hissettikleri bazı dürtüler hakkında ebeveynlerinden bilgi almakta zorlanmaktadır. Bu sebeple çoğu ergen alternatif bilgi kaynaklarına başvurmakta ve merak ettiklerini buralardan edinmeye çalışmaktadır. Bunların arasında arkadaşlar ve medya (gazete, dergi, kitap, televizyon, internet gibi) birinci sırada yer almaktadır. Ancak bu bilgi kaynakları kişilere her zaman doğru ve yeterli bilgi aktarmamaktadır. Bu nedenle eksik veya çelişkili bilgilerin varlığı ergeni daha çok meraklandırabilmekte veya anlam veremediği fiziksel ve duygusal değişimler onu endişelendirebilmektedir.
Kısacası Türkiye’de gençlerin cinsel konulardaki bilgi eksikliklerinin sebebi ebeveynlerin bu tür konulara “ayıp, günah veya yasak” olarak görmesinden kaynaklanmaktadır. Halbuki önceden verilen bilgi ergenleri vücutlarında meydana gelecek fiziksel değişikliklere veya ergenliğe girdiklerinde yaşayacaklarına dair onları hazırlayacaktır. Cinsel konularda ergenlere yaşlarına uygun cinsel eğitim verme sorumluluğu ise öncelikli olarak anne-babalara aittir.
Ergenlere Cinsel Bilgiler Nasıl Verilmelidir?
Aşağıda geçen konular ergenin yaş dönemine uygun basitlikte ve sade bir şekilde anlatılmalıdır. Aile olması gerektiği kadar bilgiyi gence vermeli, gencin başka merak ettiği sorular varsa bunları ergenin kendisi sormalı ve ebeveynde bunu açıklamaya çalışmalıdır. Sorulan sorulara kesinlikle yanlış cevaplar verilmemelidir. Eğer anne-babalar sorunun cevabını ya da nasıl açıklayacağını bilemiyorsa cevabı araştırıp, nasıl anlatacağına karar verip ergene mutlaka daha sonrasında cevap vermelidir. Anlatılması gereken bilgiler şu şekilde sıralanabilir;
- Yaş dönemlerine göre oluşan fiziksel farklılıklar,
- Bebeğin oluşum ve doğum süreci,
- Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
- Bu hastalıklardan veya istenmeyen gebeliklerden korunma yolları,
- Toplumsal yaşamda uyulması gereken cinselliğe ilişkin bazı sınırlar ile uygun olan ve olmayan cinsel davranışlar,
- Çocuk veya yetişkin cinsel tacizinin ve istismarının önlenmesi için koruyucu bilgiler,
- Üreme organlarının temizliğinin nasıl yapılacağı,
- Erkek ve kadın üreme organları ile bunların özellikleri güvenilir ve bilimsel içerikli kitap veya dergilerden yararlanılarak gence anlatılabilmelidir.
Ergenin sorularını özellikle onda olumsuz duygular yaratacak biçimde yanıtlamak (küçümsemek, korkutmak veya görmezden gelmek) veya cevapsız bırakmak onun aslında gelişiminin doğal bir parçası olan cinsel merakına karşılık bulamamasına neden olabilmektedir. Bu tarz yanıtlar veya tümden reddetmeler ergenin gereksiz yere kendini suçlu hissetmesine veya yanlış bir şey yaptığına inanmasına neden olabilecektir. Bu noktada eğer anne-babalar doğru bilgilendirme yapmakta zorlanıyor veya bunları konuşabileceklerine inanmıyorsa bir uzman desteğiyle durumun üstesinden gelmeyi deneyebilmelidir.
Cinsel Bilgilendirmede Edinilen Yanlış Bilgiler Nelere Sebep Olabilmektedir?
Daha önce yanlış veya eksik bilgilerin ergenin alternatif yollarla cinsel bilgiyi edinmeye çalışmasına doğru iteceğinden bahsetmiştim. Günümüzde ise bunun en yaygın kaynağı pornografidir. Ebeveynler çoğunlukla gencin pornografi içerikli kaynaklara yönelmesinden ve buna bağımlı olmasından endişelenmektedir. Ancak ergenleri buraya iten de sordukları soruları cevaplamayan veya onlara bilimsel kaynaklar sunmayan anne-babalardır. Yani en temelde bunun konuşulabilir olması veya ebeveynlerin sunduğu kaynaklarla gencin bilgiye ulaşması pornografiye duyulan ihtiyacı azaltacaktır. Çünkü başlangıçta bilgi edinmek için kullanılan araç (pornografi) daha sonra bağımlılık haline gelebilmekte ve kontrol edilemez bir hal alabilmektedir.
Bunun yanında yanlış, eksik ya da korkutucu içeriklerle doldurulan cinsel bilgiler yanlış mitlerin oluşumuna neden olabilmekte ve ilerde bizim karşımıza cinsel bozukluklar şeklinde çıkabilmektedir. Bu sebeple ebeveynler kendilerini bilgileri çocuklarına aktarabilecekleri düzeyde görmüyorsa bile mutlaka doğru bilginin edinilebileceği bir kaynak bulmalı ve çocukları için bu konuda destek almalılardır. Bu noktada konuyla ilgili ayrıntılı bilgi almak, destek talebinde bulunmak veya randevu almak için bana ulaşabilir ve çözüm yolları hakkında sorularınızı cevaplandırabilirsiniz.
Klinik Psikolog
Bengisu Eğridere
YORUM YAZIN